Perşembe akşamı Atlas Jet in 18.00 uçağı ile başladı tatilimiz.. Topu topu 3 gecelik kısacık olacaktı ama olsun du.. Şehrin gürültüsünden uzaktaki kısacık bir tatil için nelere katlanılmaz ki.. İşten güçten vazgeçilir, şu an oldukça yüksek olan uçak bileti bedellerine katlanılır.. sonunda minicik bir gülümseme bile oluşsa dudaklarımızda, gözlerimizde Değmez mi şu kısacık hayatta ??
Yaşasın Tatill..
Yuppiii…Uçak tan iner inmez, sağ olsun Atlas jet in Merkeze ücretsiz olan servisiyle 30-40 dakikada ulaştırdı bizi Bodrum a.. Arkadaşlarımızla buluşup hemen limanda COOK’da (fiyatlar makul, lezzet hoş, mekan zevkli ) güzel birer pizza yiyip, buz gibi biramızı içtikten sonra, başladık yürümeye.. Renkli yüzler, ünlü simalar hepsi oralarday dı.. Ferdi Özbeğen , içine zor girebildiği smart marka arabasında , Bodrum un relax havasına pek alışamamış olacak ki, sıkışan trafige korna çalıp duruyordu, Fedon herzaman ki sakin tavırlarıyla dostları ile sohbette idi..Fatih Ürek, oldukça zayıflamış olan haliyle, arkadaşları ile yemek deydi..Ve daha niceleri..
Ünlüler eşliğinde süren Gece yürüyüşümüz, marina da ki hoş müzikler eşliğinde çay ve kahve kahve içerek devam etti.. Bodrum için erken olan saatler de ,saat gece yarısını henüz geçmiş iken , Yahşi deki Portofino otel ‘e yerleştik.. Oda kahvaltı 70.-TL . Odamız inanılmaz bir manzaraya sahip ti, yıldızların altındaki balkon da saatler nasıl geçti anlamadık..
Otel deki henüz devam eden tadilatı, odaların darlığını ancak gecenin sarhoşluğundan uyanınca sabah farkettik..Yine de tatilde tüm bunlara takılmak huyumuz değildir Sabah 08.00 de güne geç başlamış olmanın huzursuzluğu ile uyanıp, sahilde yürüyüşe çıktık.. Keşfetmenin , yeni yerler görmenin en iyi yolu da yürümekten geçiyor her zaman inanın.. Yürüye yürüye koyun sonuna yakın bir yerde , Sea Side otel in önünde takılı kaldık.. Yelkenler, katamaranlar, surflar, kanolar.. Tam bir Spor cenneti.. İlk önce yelkenlerin kiralık fiyatları nı sorarak başladığımız yerde süpriz bir şekilde , otel müşterisi oluverdik bir anda.. İngiliz gruplara kapalı olarak çalışan otelde ,2 gecelik bir oda vardı, müdür bey bizi gördü ve onayladı..;)) Biz de koşarak , otele gidip bavulları toparlayıp, taksiye atladık ve otele giriş yaptık.. Her şey dahil, tüm aktiviteler de, saat sınırlaması da olmaksızın ve günde 1 kez önceden rezerve ettirmek şartı ile ku kayağı dahil kişi başı 1 gece 300.-TL ödedik..
Şimdi buradaki bir günde neler yaptık sıralayayım..
-
Sabah erken kalkıp otelin muhteşem dağ bisikletlerine binip,(kask takmak mecburi..) koyun diğer tarafına denize girmeye gittik.
-
Koşarak kahvaltı ya yetiştik..
-
Kahvaltıdan sonra rüzgar tatlı tatlı eserken , yelken yaptık..
-
Yelkenden geldik, kanoya bindik (açıktaki platforma gitmek için), önceden rezerve edilmiş su kayağına yetiştik..
-
Kayak dan kano ile döndük, yemeğe son dakika yetiştik..(14.00 da bitiyor)
-
Yemek den sonra 1 saat ya yattık, ya yatmadık, günün gazetesinin 3. sayfasına bile gelemedik..
-
Akşam üzerinin güzel rüzgarını kaçırmadan, katamaran a bindik..
-
1-1.5 saat süren bu keyiften inildikten sonra, akşam denizi için bisiklete binilir, denize girmeye koyun diğer tarafına gittik..
-
Tatlı bir yorgunluk ile, dönüş yoluna geçtik, bisikletler yerine bıraktık, odaya duş almaya gittik.
-
Akşamlık kıyafetler giyindik, saçları başları düzelttik, yorgun göz altları da kapatıldıktan sonra, yemeğe geçtik..
-
Gece böyle mi bitti , hayır..;))
Bodrum da başka şeyler de yaptık..Cumartesi gecesi; Yalıkavak da Hasan ın yerinde , inanılmaz bir yemek yedik.. Izgara sinarit, mini ahtapot, ızgara ahtapot, kabak çiçeği dolması, el yapımı muhteşem bir baklava yediklerimizden sadece bazıları.. Fiyat da süper di.. Kişi başı 55.-TL Rakı dahil..
Tatilin son günü olan Pazar ı da full aktivite ile geçirdik.. Kollarımız kalkmayana , bacaklarımız tutmayana kadar spor yaptık yine tüm gün.. İnanılmaz bir tatildi.. Herşey süperdi.. Hiç bir yerde bu kadar rahat spor şansımız olmadı bugüne dek.. Sıra beklemeden , tüm yelken li çeşitleri hep bizi bekler vaziyettey di.. (pico-lazer-bahia- dart 16 -windsurf) 7 den 70 e herkes spor yapıyor du otelde… Otelde deki gruplar 1 er haftalık periodlarla otele girip, hiç bilmeyenler kurslara yazılıp, haftanın sonunda da yarışacak kadar, iyi öğrenmiş oluyorlarmış.. Müşterilerin nerede ise çoğunluğu sürekli gelen insanlardan oluşuyormuş..spor bölümünde hem türk , hem ingiliz gençler çalışıyor. Türk gençlerle ettiğimiz sohbetlerden, hemen hepsinin üniveriste öğrencisi, yada mezunu olduğunu öğreniyoruz.
Mutfak bölümünde çalışanlar ise Türklerden oluşuyor, hepsi İngilizce biliyor. Tüm personelin ortak özelliği, nezakatleri..Otel de tertip, düzen ve temizlik hemen göze çarpıyor.. Sportif bir tatil için bulunmayacak bir yer Sea Side..
Aklımız orda, çektiğimiz kareler bizimle döndük Pazar gecesi 01.30 uçağı ile İstanbul ‘a.. ;))