Blog

İstanbul’da turist olmak..

Pazar, Nisan 20th, 2014

İnsanın kendi memleketinden zevk alması için, meğer turist rolüne brünmesi gerekiyormuş… Ancak o zaman hiç sinirlenmeden, çevrenize gülümseyerek bakıp, zevk alıyorsunuz..Denizin rengi daha mavi, kalabalığın sesi ise kuş cıvıltısı gibi geliyor..Uyuyan bir köpekden, köprü altında elinde gitarı, yanında poşetteki ördeği ile yanık yanık şarkı söyleyen kadını, ancak turist iken fark ediyor insan.. Sonra da günlük koşuşturmanın içerisinde neler neler kaybettiğinin farkına varıp üzülüyor birden..

Aslında Yeşilyurt’dan Sirkeci’ye doğru tren ile yola çıktığımızda, hedefimiz boğaz vapuruna binip gezmekti arkadaşlarımızla.. Ama vapur saatini kaçırdığımızı iskeleye geldiğimizde öğrendiğimizde, vitesi boşa alıp yolumuza yürüyerek devam ettik.. Vapur kaçmış kimin umrunda… saat kaç kimin umurunda..Nereye gittiğimizin de bir önemi yok.. Çünki belkide vatandaş olarak milyonlarca kez gelip, geçtiğimiz yerleri, bu kez farklı bir gözle görecektik.. Bu da heyecan vericiydi..

Galata köprüsünün önce üstünden sonra altından yürüyerek ilerledik, haliç kıyısına…Balık pazarının önünden geçerek , çimenlerin üzerine atılmış masalarda, kömürde balık yerken bulduk kendimizi.. Biraların üzeri kağıtla kaplı olarak geliyor mekanda ama ne önemi varki.. (Abla gündüz böyle diyor mekan sahibi ) Soğuk ya önemli olan da bu..Levrek ve çupra ızgara gerçekten güzeldi, hamsiler biraz yağ çekmişti, bir de ekmek arası sucuk yenildi ki onu bilemiyorum, arkadaş teklif bilee etmeden mideye indiregandi yaptı.. Hesap 60.-ytl geldi.. Eee yani idare eder..

Sonra ver elini ‘Kamondo’ merdivenlerinden Galata ya doğru..Galata meydanındaki esintili kafede oturanlar, kitaplarını okuyanlar, kahvelerini içenler. Herkez huzurlu, mutlu.. Bizde..:))

Burada neler yapılabilir? diye sorarsanız.. Saymakla bitmez ama birkaçı..

Meydan da süper elma soyma ve dilimleme makinasıyla 50.-ykr. a mucize yeşil elma satan gençlerden mutlaka bir elma yiyin. Süper.. Az ilerde Taaaa… Ekvador’ dan gelen malları satan , yarım türkçe konuşan satıcılardan tanesi 2,5.-ytl ye renkli papağanlardan alın.. Enginar kafe de oturup, zeytinyağlı bir şeyler atıştırın.. Hafifçe sola doğru dönüp yokuştan yukarı çıkarken, muhteşem kokulu sabular, yağlar satan dükkandan birşeyler alın.. Biraz daha ilerleyince, taze soyulmuş bir dilim ananas yiyin. 1.-ytl. Az ilerde de bir dilim mango sizi bekliyor. 1.-ytl.. Bırakın elleriniz yapış yapış olsun.. Şıpıdık terliklerden parmaklarınız hava alsın, üzeriniz tozlu olsun.. Kimin umurunda, Siz turistsiniz.. Bu haliniz le en lüx lokantaya bile gidebilirsiniz..Çünki siz turistsiniz.. (Yabancı dil bilmiyorsanız, çocukluğumuzun kuş dilini konuşun..) Galatasaray lisesinin yanından Cezayir sokağına inen caddede, Ekvador ‘dan gelen tiril tiril elbiseler, takılar, çantalar (hemen çiçekli,askılı bir elbise alıyorum tabii) gümüşcüler.. Buraları gezip , yorulduktan sonra da limonlu bahçe de buz gibi naneli bir limonata var.. ”Litera” da tarihi yarım ada manzarası eşliğinde dünya mutfaklarını tatma şansınız var.. Deniz mahsulü salata , somonlu salata, atıştırma sepeti, masada yenilenler arasındaydı.. Buz gibi biralar, beyaz şarap ise içilenler arasında.. Tarihi yarım ada manzaralı bu eşsiz yer, görülmeye değerdi..Tamda güneş batışı na denk gelirseniz..(www.literarestaurant.com) Sonra ver elini Beyoğlu’nun kalabağı içerisinde akmaya.. İster istemez akıyorsun bu kalabalıkta, dursan trafik tıkanır.. Saint Antuanette’ın görkeminde dua edip, mum yakmak kaçılnılmazlar arasında..(dilekler malum, Allahım her zaman böyle gezme gücü, sağlık ver, gördüklerinden zevk alabilme duygusu ver, iyi dostlarımı yanımdan ayırma, yetecek kadar maddi güç ver..Yanından sevdiğimi ayırma.. ) İçeride türkçe ayine de rastarsanız süper.. Az gidip, düz gittikten sonra, karşınıza Meşhur Saray Muhallebicisi çıkıyor.. Aman tanrım.. Fıstıklı burma, kaymaklı ekmek kadayıfı, fıstıklı çukulatalı pasta.. masanın tercihi oluyor. Yanına da demleme çay.. offf offf..

Yeterinden fazla kalorileri aldıktan sonra yola devam ediliyor. Ama adımlar daha ağır.. çünki vücütlar daha ağır.. mideler son doluluk noktasında..Ama olsun mutluyuz.. herşeyin tadına baktığımız için.. :))

Beyoğlun’ da ilerlerken, sokak da yankılanan müzik sesine kapılıp, cd almamak mümkün mü? Serkan Çağrı’nın ALA’ sı..Hele Cd ‘de bir de ”Rüya ” diye parça var ki.. Ağzına sağlık, nefesine sağlık Serkan Bey’in .. Bu parça beni alıp götürüyor.. İnanılmaz.. Sezen Aksu ‘nun da yeni cd si de alındı tabi ki..

Artık mağazalar kapanmaya yüz tutmuşken, noktalamaya karar verdik günü.. Ayaklarda isyan doruk da.. Gönlüm halen doymamış ama bugünlük bu kadar dedik.. Dolmuşa attık kendimizi.. Ve evimizin yolunu tuttuk..

Yorum Bırakın.